Sayfalar

20 Temmuz 2012 Cuma

5. Avrupa Futbol Taraftarları Kongresi İstanbul'da Yapıldı


Türk futbolunun en büyük sıkıntısı nedir sizce? Kulüplerimizin Avrupa sahnesindeki istikrarsızlığı mı? Altyapı problemi mi? Yoksa kısa vadeli ve başarı odaklı transfer politikaları yüzünden kulüplerimizin içinde bulundukları finansal sorunlar mı? Kuşkusuz bunların hepsi acil çözüm gerektiren ciddi sorunlar, ama bizler çoğu zaman bu sorunların çözümmünde rol oynayan en temel noktayı gözden kaçırıyoruz. Futbol neden oynanıyor? Daha açık bir şekilde sormak gerekirse, "Futbol kimin için oynanıyor?" Bu sorunun cevabı bizi ilk sorunun cevabına da ulaştırıyor. Futbol, onu takip eden bizler, yani taraftarlar için oynanıyor, başka hiçbir nedeni yok aslında.

Son 20 yılda stadyumlara giden taraftarların profilinde ciddi değişiklikler yaşandığı bir gerçek. Küreselleşmeyle beraber yeni iletişim teknolojilerinin dünyayı 'zamansız' bir hale getirmesi sevdiğimiz oyunu da etkilemiş durumda. 20. yüzyılın başlarında filizlenen ve ortalarına gelindiğinde iyice kurumsallaşan taraftarlık kültürü, yerini canlı yayın kültürüne bırakıyor yavaş yavaş. Kulüpler maç günü stadyumlara gelen seyircilerin getirilerinden çok yayın haklarını pazarlayarak gelir elde ediyorlar. Haliyle de en çok para verene öncelik sunuluyor.

Peki taraftarların, yani bizlerin bu durumun oluşmasında hiç mi suçu yok? Futbol taraftarları olarak önceliğimiz taraftarı olduğumuz kulübün her zaman kazanması mı olmalı? Birlikte hareket edip oyunun asıl sahibinin kim olduğunu herkese göstermemiz gerekmez mi? Birlikte hareket etmekten kastım sadece kendi takımımızın taraftar grubu olarak değil, gerektiği anlarda diğer taraftar grupları ile de bir araya gelmek. Bu şekilde yüzbinleri temsil ederek, sesimizi kulüplere, federasyonlara ve uluslararası üst kuruluşlara (UEFA, FIFA vb) duyurmak. İşte bu noktada size geçtiğimiz hafta sonu Haliç Kongre Merkezi'nde düzenlenen Avrupa Taraftarlar Birliği'nin (Football Supporters Europe, FSE) kongresi ve genel kurulu ile ilgili birkaç bilgi aktarmak istiyorum.

FSE'nin Türkiye'deki şimdilik tek taraftar grubu üyesi olan UNİFEB'in öncülüğünde, ultrAslan ve Çarşı'nın da üniversite grubuyla desteğini verdiği bu kongre, geçtiğimiz Cuma günü Şükrü Saraçoğlu'nda düzenlenen panel ile başladı. Cumartesi sabahı ise Avrupa'nın ve Türkiye'nin dört bir yanından gelen taraftar grupları temsilcileri ve bireysel taraftarların da katılımlarıyla 5. Avrupa Futbol Taraftarları Kongresi'nin resmi açılışı yapıldı. Taraftarların genel sorunları üzerine paneller düzenledi, tartışma grupları kuruldu ve fikirler paylaşıldı.


Cumartesi akşamının sosyal etkinliği ise İnönü Stadyumu gezisi ve özellikle yurtdışından gelen konuklar için düzenlenen boğaz turuydu. Kongre'nin son gününde ise FSE'nin her yıl düzenlediği ve sadece üyelere değil herkese açık olan ancak sadece üyelerin oy kullanabildiği genel kurul toplantısı yapıldı. Aynı saatlerde düzenlenen bir başka toplantı da 'Futbolun Gerçek Hastalığı: Şike' başlıklı oturumdu. Bu oturumda Türkiye'deki taraftar grupları temsilcilerinin bir araya geldi ve gündem üzerinden Türkiye'deki taraftarlık problemleri tartışıldı. Son sosyal etkinlik olan Ali Sami Yen Spor Kompleksi'nin gezilmesi ile üç günlük maraton da sona ermiş oldu.

Bu organizasyonun en güzel yanı her zaman düşman gibi gösterilen üç İstanbul takımının taraftarlarının bir araya gelip ortaklaşa bir programı başarıyla tamamlamalarıydı. Zaten FSE'nin de çalışma prensibi ülkelerdeki taraftar gruplarını bir araya getirip ulusal bir taraftarlar derneği oluşturmak ve bu şekilde hem ülke çapında hem de Avrupa'da taraftarların güçlü bir sese sahip olmasını sağlamak.

Bu noktada FSE'nin yapısını da incelememiz gerekiyor. Öncelikle, FSE'ye üye olmak için bir taraftar grubu üyesi olmanız gerekmiyor. Bireysel olarak da başvurabiliyorsunuz. Üyelik ücretsiz olarak websitesinden yapılıyor (www.fse.org) ve dilerseniz bu oluşuma destek olmak adına bağış da yapabiliyorsunuz. Ancak FSE'nin mali anlamda bireysel desteğe çok da ihtiyacı yok. UEFA'nın tanıdığı tek uluslararası taraftar birliği oldukları için, proje bazlı konularda fon sıkıntısı çekmiyorlar. Diğer konularda da Avrupa Birliği fonlarından yararlanıyorlar. Merkezleri Hamburg'da (Almanya) ancak Almanya Futbol Federasyonu ile organik bir bağları yok, UEFA'nın her üye federeasyonuna eşit mesafedeler.


FSE'nin iç yapısına bakarsak hayli demokratik bir oluşumla karşılaşıyoruz. Tek tam-zamanlı çalışanı Genel Sekreteri Daniela Wurbs. Kendisi bir Alman ve FC St Pauli taraftarı. Onun dışında herkes gönüllü olarak çalışıyor ve üye olan herkesin FSE'nin yönetim kurulu olan 'Komite'ye seçilmek için aday olma hakkı var. Komite her yıl genel kurulda tekrar seçiliyor ve seçilmiş Komite üyeleri her sene tekrar aday olabiliyorlar. Bu yıl yapılan seçimlerde geçtiğimiz yılki sekiz üyenin beşi tekrar seçildi ve onların yanına üç yeni üye geldi. Her sene bu süreç tekrar ediliyor ve Komite'nin yaptığı aktiviteler değerlendiriliyor ve üyeler oy tercihlerini buna göre kullanıyorlar.

Dinamik ve aktivist bir topluluk olan FSE'nin çeşitli etkinliklerine de değinmeden geçmeyelim. UEFA destekli 'Fans' Embassy' (Taraftar Elçiliği) projesi futbol turnuvalarında (genelde uluslararası olanlarda) taraftarlar için kurulan portatif ofislerde bir tür elçilik görevi üstleniyor. Her ülkeden ve kesimden taraftara ücretsiz olarak bilgi ve desteğin verildiği bu elçiliklerde gönüllüler çalışıyor. Örneğin EURO 2012 süresince maçların yapıldığı şehirlerde kurulan bu elçiliklerde, Avrupa'nın dört bir yanından gelen taraftarlara Ukrayna ve Polonya'da nerede kalınması, nereden yiyecek/içecek alınması, ulaşımın nasıl sağlanabileceği, acil durumlarda ne yapılması gerektiği ve hatta tehlikeli işlere bulaşmadan kara borsa biletin nereden alınabileceği anlatılıyor. Kara borsa bilet satışını tabii ki desteklemiyorlar ama en azından bu yolu tercih etmek zorunda kalanlara yol göstermeyi de görev edinmişler.

Bu yapı altında büyük bir gönüllü ağı desteği ile çalışan FSE, her geçen gün Avrupa çapında hacmini ve dolayısıyla etkisini de arttırmakta. Umarım bizim takımlarımızın taraftarları da bu oluşumun gücünü fark ederler ve önce grup olarak bu oluşuma üye olur, ardından da üye grupların temsilcilerinin bir araya geleceği ulusal bir yapının oluşturulmasıyla 'Türkiye Futbol Tarafarları Birliği' adı altında ülkemizi Avrupa çapında temsil ederler. FSE Kongresi bu idealde atılmış ilk adım oldu. Artık top taraftarlarda.

Hiç yorum yok: