Sayfalar

12 Temmuz 2014 Cumartesi

Dünya Kupalarında Ev Sahibi Olan Ülke Avantajlı Mı?




Olimpiyat Oyunları ve FIFA[1] Dünya Kupası gibi küresel kapsamda düzenlenen spor organizasyonları, düzenlendiği ülke ve şehirler için her zaman büyük bir tanıtım imkânı olmuştur. Her ne kadar bu organizasyonların finansal olarak ev sahibine olumlu geri dönüşleri olmayabilse de, sportif anlamda olumsuz bir etkisi olduğu şimdiye kadar görülmedi. Hatta bu yazıda paylaşılacak istatistikler ev sahibi olmanın olumlu etkisini doğrulamakta.

2014 yazında Brezilya’da düzenlenen FIFA Dünya Kupası futbol tarihindeki yirminci Dünya Kupası olma özelliğini taşıyor. İlki 1930’da Uruguay’da düzenlenen bu organizasyon, o zamanki halinden bir hayli uzaklaşmış durumda. 1930’da yapılan ısrarlı davetlere rağmen ancak 13 takımla oynanabilen bu turnuvaya günümüzde 200’den fazla ülke iki sene boyunca yaptıkları eleme maçları sonucunda katılabiliyor. Kupanın günümüzdeki katılım kontenjanı ise yalnızca 32 takım.

Uruguay’ın ilk ev sahibi olma ünvanına ulaşmış olması bir tesadüf veya kayırmacılık sonucu olmuş değil. Uruguay futbol milli takımı 1924 ve 1928 Olimpiyat Oyunlarında altın madalya kazanan ve o zaman dünyanın en iyi takımı olarak görülen bir takım. Dolayısıyla ilk defa dünya çapında bir futbol turnuvası düzenleneceği zaman akla ilk gelen ülke de Uruguay olmuş. Aynı zamanda 1930 yılı Uruguay Anayasası’nın yazılışının da yüzüncü yılına denk geliyor. Dolayısıyla bu Latin Amerika ülkesinin ilk kupaya ev sahipliği yapmış olması için birçok geçerli sebebi var.

Uruguay ilk Dünya Kupası’nı kazandığında kimse şaşırmamış. Hatta finalde Arjantin’i 4-2 yendiklerinde ilk yarısı Arjantinlilerin getirdiği topla oynanmış ve 2-1 Arjantin öne geçmiş. İkinci yarıda ise Uruguaylıların topu ile oynanınca maçı Uruguay 4-2 kazanmış ve ilk kupanın sahibi olmuş[2]. Ev sahibi olma avantajını daha ilk organizasyonda bile görebiliyoruz.

Her dört yılda[3] bir düzenlenen futbolun bu zirve organizasyonunda her turnuva sonrası ev sahipliği yapmak için de bir yarış ortaya konuyor. Ev sahibi ülkenin elemelere katılmadan doğrudan turnuvaya giriş hakkının olmasının yanı sıra, yukarıda da belirtildiği gibi bu hak aynı zamanda küresel anlamda büyük bir tanıtım ve pazarlama imkânını da bereberinde getiriyor. Dolayısıyla FIFA artık bu seçimi 200’den fazla üyesinin verdiği oylar ile belirliyor.

FIFA’nın oylaması sonucunda kazanan ülkenin bu organizasyonu planlaması için tam yedi senesi oluyor. Yedi sene içerisinde tüm stadyumların, ulaşım ve konaklama imkânlarının ve tüm hizmet planlamasının yapılması gerekmekte. Sonucunda ise ev sahibi takım kendi taraftarları önünde bu büyük turnuvaya çıkma avantajına sahip. Taraftar desteği ve kendi stadyumlarınızda oynamanın avantajı ise genelde ev sahibi takımın beklenenin bir üzerinde sportif başarıya ulaşmasını sağlıyor.

Her ne kadar FIFA tüm dünyayı (altı kıtayı[4]) kapsayan bir organizasyon yapısında olsa da, her dört yılda bir yaptığı bu etkinliği 2002 yılına kadar yalnızca üç kıtada düzenlemişti. 2002’de Güney Kore & Japonya’da ve 2010’da Güney Afrika’da düzenlenen Dünya Kupaları sayesinde bu rakam beş kıtaya ulaştı. Henüz Okyanusya (Avusturalya) kıtası bu organizasyona ev sahipliği yapmış değil. Geride kalan yirmi kupanın ev sahipliği istatistiklerinde ise Avrupa kıtası açık ara önde: Avrupa (10), Güney Amerika (5), Kuzey Amerika (3), Afrika (1) ve Asya (1).

Ev sahipliği yapan kıtaların kazanma oranlarına baktığımızda organizatör olmanın avantajını açıkca görmekteyiz: Avrupa 9[5]/10 (%90) , Güney Amerika 4/4[6] (%100), Kuzey Amerika 0/3 (%0), Afrika 0/1 (%0) ve Asya 0/1 (%0). Görüldüğü gibi ev sahipliği yapma hakkı beş kıtaya yayılmış olsa da kazanma oranları yalnızca iki kıtaya yayılmış durumda: Avrupa ve Güney Amerika. Bu iki kıtanın diğer kıtalara göre futbol kültürleri, altyapı imkânları, dünya kupalarına katılırken FIFA’nın sağladığı kontenjanlar[7] ve benzeri diğer avantajları mevcut. Ancak bu iki kıta arasındaki rekabette de ev sahibi kıtanın ezici bir üstünlüğü olduğunu görebiliyoruz.

Kıtalar bazında ev sahipliği oranları aslında genel anlamda bir ev sahibi avantajı olduğunu bizlere kanıtlar nitelikte. Ancak ülkeler bazında baktığımızda bu avantajı daha az oranda olsa da yine görebilmekteyiz. 1930’da Uruguay, 1934’te İtalya, 1966’da İngiltere, 1974’te Batı Almanya, 1978’de Arjantin ve 1998’de Fransa hem ev sahibi hem de şampiyon olma onuruna sahip olmuş. Yirmi organizasyonun altısında ev sahibi ülke mutlu sona ulaşmış ve dolayısıyla %31,5[8] gibi bir başarı oranı söz konusudur.

Başarıyı yalnızca şampiyonluk olarak kabul etmek aslında doğru değil. 1930’da 13 takım, 1934-1978 tarihleri arasında 16[9] takım, 1982-1994 tarihleri arasında 24 takım ve 1998’den itibaren de 32 takım bu turnuvada grup aşamasına katılma hakkı kazandılar. Birçok ülke için yalnızca bu kupaya grup aşamasından katılmak bile başarı sayılabilir. Özellikle Afrika ve Asya kıtaları gibi hem altyapı hem de futbolcu gelişiminin diğer kıtalara göre geride kalmış olduğu düşünülürse, bu kıtaların takımlarının yarı final, hatta çeyrek final oynaması bile büyük başarı sayılabilir. Zaten Avrupa, Güney Amerika ve Kuzey Amerika kıtaları dışında bir dünya kupasında grup aşamasını veya ilk turu geçebilen ilk kıta 1966’da Asya kıtası[10] olmuştur. Afrika kıtası ise grup aşamasını/ilk turu geçebilen ilk takımını görebilmek için 1986 Meksika’yı bekleyecektir[11].

Son olarak ev sahipliği yapma ve yarı finale kalma oranlarını ülkeler bazında incelersek istatistiksel olarak ev sahibi ülkelerin başarısını da gözler önüne sermiş olacağız. 1930’dan günümüze kadarki yirmi organizasyonda ev sahibi ülkenin grup aşamasını/ilk turu geçemediği yegâne kupa 2010 Güney Afrika’dır. Ev sahibi ülkenin bir dünya kupasında yarı finale kalamama durumu ise yalnızca yedi[12] defa gerçekleşmiş.

Dünya Kupası her ne kadar ismiyle tüm dünyayı kapsıyor gibi olsa da başarılı olma istatistiklerine bakıldığında Avrupa ve Güney Amerika kıtalarının ezici bir üstünlüğü gözlerden kaçmıyor. Kupanın tarihinde yarı finale bu iki kıta dışından kalabilen yalnızca iki takım olabilmiş: Meksika (1930) ve Güney Kore (2002). Final aşamasına kalabilen ise olmamış. Her ne kadar Dünya Kupası diyor olsak da, şimdiye kadar Güney Amerika – Avrupa çekişmesi şeklinde geçen bu organizasyonda umarız önümüzdeki yıllarda daha fazla kıtayı da yarı finallerde ve hatta final maçında görme şansına erişebiliriz.

REFERANSLAR

[1] Uluslararası Futbol Federasyonları Birliği
[2] World Cup History – Uruguay 1930". BBC Sport (BBC). 11 Nisan 2002. 7 Temmuz 2014 tarihinde erişildi.
[3] İkinci Dünya Savaşı nedeniyle 1942 ve 1946 yıllarında bu organizasyon düzenlenmemiştir.
[4] Dünyada yedi kıta var olduğu kabul edilse de Antartika kıtasında FIFA üyesi ülke olmadığı için altı kıta FIFA’da temsil ediliyor.
[5] 1958’de İsveç’te düzenlenen Dünya Kupası’nı Brezilya kazanmış ve bu istatistiğin %100 olmasını engellemiştir. Final maçında da ev sahibi İsveç’i mağlup etmiştir.
[6] Bu yazı yazıldığında Brezilya 2014 Dünya Kupası’nda Yarı Final maçları henüz oynanmamıştır. Dolayısıyla Brezilya 2014 ev sahibi olma istatistiklerine dâhil edilmiş olsa da, başarı istatistiklerine ancak yarı final düzeyinde dâhil edilmiştir.
[7] FIFA her kıtaya aynı kontenjanı vermemektedir. Örneğin 2014 Brezilya için Avrupa kıtasının 13 kontenjanı varken Güney Amerika’nın yalnızca 6 katılım kontenjanı vardır. Bu karar tamamen FIFA Yönetim Kurulu’nun tasarrufundadır.
[8] Bu yazı yazıldığında Brezilya 2014 Dünya Kupası’nda Yarı Final maçları henüz oynanmamıştır. Eğer Brezilya ev sahibi olduğu kupayı kazanırsa bu oran %35’e yükselecektir.
[9] 1938 ve 1950 Dünya Kupalarına son anda turnuvadan çekilen takımlar olması dolayısıyla yalnızca on beşer takım katılabilmiştir.
[10] Kuzey Kore 1966 İngiltere’de Çeyrek Final’e kalmış ancak Portekiz’e 5-3 yenilerek Yarı Final şansını kaçırmıştır.
[11] 1986 Meksika’da Fas takımı İngiltere, Portekiz ve Polonya’nın da bulunduğu grubu lider bitirmiş ve Son 16’ya kalmıştır. Ancak bu turda turnuvanın favorilerinden Batı Almanya ile eşleşen Fas maçı 1-0 kaybeder ve turnuvaya veda eder. Dünya kupalarında ilk defa çeyrek final gören Afrika takımı ise 1990’da bu ünvana erişen Kamerun takımıdır.
[12] 1938 Fransa, 1954 İsviçre, 1970 Meksika, 1982 İspanya, 1986 Meksika, 1994 ABD ve 2010 Güney Afrika. 2002’de ev sahibi olan ülkelerden Güney Kore yarı finale kaldığı için bu kategoriye dâhil edilmemiştir.

(Bu yazı khas Panorama Dergisi'nin on beşinci sayısında yayınlanmıştır.)

Hiç yorum yok: