Sayfalar

24 Ağustos 2014 Pazar

Spor Hukukuyla Maç Kazanmak



UEFA Şampiyonlar Ligi üçüncü eleme turu maçları 29-30 Temmuz ve 5-6 Ağustos tarihlerinde oynandı. Bu turda elenen takımlar UEFA Avrupa Ligi play-off turundan yoluna devam ediyor. Rakipleri karşısında iki maç sonunda üstün gelen takımlar ise Şampiyonlar Ligi’nde gruplara kalabilmek için son aşama olan play-off turuna kaldılar.

Ancak bu seneki üçüncü turda öyle bir takım var ki, iki maçta da rakibine karşı açık ara üstün oynayıp bu maçları kazanmasına rağmen yoluna Şampiyonlar Ligi yerine Avrupa Ligi'nden devam etmek zorunda kaldı. Bu takım Polonya Temsilcisi Legia Varşova.

Evinde oynadığı Şampiyonlar Ligi üçüncü tur ilk maçında İskoç rakibi Celtic'i 4-1 gibi farklı bir skorla yenen Legia, 6 Ağustos'taki rövanş maçını da 88’inci dakikaya kadar 2-0 önde götürmekteydi. Celtic'in rakibini eleyebilmesi için kalan birkaç dakika içerisinde altı gol atması gerekiyordu. Yani bir futbol mucizesine ihtiyaçları vardı.

Bu dakikada Legia antrenörü tarihi bir hataya imza atarak cezalı oyuncusu Bartosz Bereszyski'yi oyuna aldı. Bu tarihi hata sayesinde UEFA Disiplin Talimatı'nın 21’inci Maddesi (DT 21(2)) ve UEFA Şampiyonlar Ligi Talimatı'nın 18’inci Maddesi (ŞLT 18) gereği Legia takımı maçı hükmen 3-0 kaybetti ve Şampiyonlar Ligi'nden üçüncü turda elenmiş oldu.

Legia Varşova gibi Polonya’nın sayılı kulüplerinden birinde böyle bir hata yapılmasının hiçbir mazereti olamaz. Yukarıda belirtilen talimat maddelerinde, cezalı oyuncu oynatan Legia'nın hükmen mağlup (3-0) sayılması gerektiği çok açık bir şekilde ortaya konmuş.

Her ne kadar verilen ceza bu maddelere uygun gibi gözükse de, UEFA’nın dört sene önce yaşanan bir başka benzer vakada verdiği tam tersi karar akılları karıştırıyor.” Emir Güney
Her ne kadar verilen ceza bu maddelere uygun gibi gözükse de, UEFA’nın dört sene önce (2010/11 Sezonu) yaşanan bir başka benzer vakada verdiği tam tersi karar akılları karıştırıyor. Hatta o dönemde UEFA’nın verdiği bu karar daha sonra davanın gittiği CAS tarafından da onanmış.

Litex Lovech v. Debrecen kararı

2010/11 Avrupa Ligi üçüncü eleme turu mücadelesinde Bulgar ekip Litex Lovech, Macar rakibi Debrecen karşısında ilk maçı Macaristan'da 2-0 kaybeder. Tüm ümitler Bulgaristan'daki ikinci maça kalmıştır. Ancak bu maçta da ev sahibi ekip Litex maçın son dakikalarına 2-1 geride girer. Yani rakibini elemesi için uzatmalarda tam dört gol atması gerekecektir.

Tam da bu anda Legia-Celtic maçında yaşanan olaya çok benzer bir olay yaşanır. Dakikalar 86’yı gösterdiğinde Debrecen teknik direktörü UEFA'ya gönderdikleri B listesinde bulunmayan futbolcusu Peter Mate'yi oyuna sokar.

Aslında bir önceki turda UEFA’ya verilen A Listesi’nde bu oyuncu yer almaktadır; ancak daha sonra kulüp tarafından güncellenerek UEFA'ya gönderilen B Listesi’nde bu isim yer almaz.

Kurallar gereği geçerli liste UEFA’ya en son gönderilen listedir ve Debrecen listede olmayan bir oyuncu oynatarak 2010/11 sezonunda geçerli olan 2008 UEFA Disiplin Talimatı Madde 14 bis'i ve 2010/11 UEFA Avrupa Ligi Talimatı Madde 18.05'i ihlal etmiştir. Macar ekibi hükmen mağlup sayılmalı ve turnuvaya veda etmelidir.

2010/11 Avrupa Ligi Talimatı bu konuda açık ve nettir:
Hükmen mağlubiyet kararı çıkması için üç koşulun gerçekleşmesi gerekir;
a) Oyuncu, kurallar gereği uygunsuz durumda olmalıdır,
b) Oyuncu, oyun sahasına çıkmış ve maçta oynamış olmalıdır,
c) Rakip takım protesto çekmiş olmalıdır.


Bu üç şartın yerine getirilmiş olması Avrupa Ligi Talimatı’na göre maçın hükmen mağlubiyet kararı ile sonlandırılmasına yeterli olmaktadır. Litex-Debrecen maçında bu üç koşul da sağlanmıştır.

Maçın ertesi günü Litex takımı UEFA'ya başvurusunu yapar ve Debrecen'in hükmen mağlup olmasını talep eder. Ancak bu davanın emsal teşkil etmesi de tam bu noktada gerçekleşir çünkü UEFA farklı bir görüştedir ve Debrecen'i hükmen mağlup saymaz.

UEFA Kontrol ve Disiplin Kurulu Macar kulübünü ağır bir para cezasına çarptırır; ancak aynı zamanda Avrupa Ligi grup aşamasına devam etmelerine de hükmeder. Yani her ne kadar talimatta tersi yazsa da UEFA burada inisiyatifini kullanır ve teknik direktörün bir anlık hatasını iki maçı da sahadaki performansıyla kazanan Debrecen takımına hükmen mağlubiyet cezası olarak yansıtmaz.

Bu noktaya kadar Legia-Celtic maçıyla aynı hizada giden bir durum söz konusu. Ancak iki dava arasındaki en büyük farklılık UEFA'nın Legia kulübünü cezalı oyuncu oynatması dolayısıyla hükmen mağlup ilan etmiş ve Celtic'i üst tura devam ettirmiş olması!

Çok benzer iki davada aynı kurumların (UEFA Disiplin ve Kontrol Kurulu ve UEFA Temyiz Kurulu) birbirine tam zıt iki karar almalarının arkasında çok ince bir hukuki detay yatıyor aslında.

2010 yılında hükmen mağlubiyetten kurtulan Debrecen takımına karşı uygulanması istenen talimat maddesinde (2010 UEFA DT Madde 14bis) "oynamaya elverişli olmayan bir oyuncu oynatılması halinde hükmen mağlubiyet kararı verilebilir" ibaresi yer almakta.

Buradaki ‘-ebilir’ eki (İngilizce metinde 'may' fiili kulanılıyor) Debrecen'i o dönemde kurtarmış ve UEFA'nın inisiyatifini Macar ekipten yana kullanmasına zemin hazırlamış.

Legia-Celtic davasında ise aynı maddenin (2014 DT Madde 21) bir başka benti kullanılıyor. Çünkü burada oyuncu uygunsuz (“ineligible”) değil, cezalı oyuncu olarak sahaya çıkıyor ve mücadele ediyor. Dolayısıyla 21. maddenin 2. bentinde yer alan "Disiplin cezası nedeniyle cezalı durumda olan bir oyuncu sahaya çıkarsa maç hükmen mağlubiyet kararıyla sona erer" metninde dört yıl önceki -ebilir ifadesi yer almıyor.

UEFA Kontrol ve Disiplin Kurulu da bu metne dayanarak 8 Ağustos 2014 tarihinde Polonya ekibi Legia'yı 3-0 hükmen mağlup ederek Celtic'in üst tura çıkmasına karar veriyor.

Legia Varşova Kulübü bu kararı temyize götürmesine rağmen UEFA Temyiz Kurulu 14 Ağustos'ta açıkladığı karar ile Polonya ekibinin başvurusunu reddettiğini ve Kontrol ve Disiplin Kurulu’nun verdiği kararın geçerli olduğunu açıkladı.

CAS, maçın son anlarında yapılan teknik bir hata yüzünden iki maçı da sportif anlamda kazanan tarafın hükmen mağlup olmamasına karar vermişti. Dolayısıyla (...) Legia aleyhine UEFA Tahkim Kurulu’nun verdiği ceza kararını da bozma ihtimali bir hayli yüksek.” Emir Güney
Şimdi Legia için son seçenek olan CAS süreci işlemeye başladı. Polonya ekibi bu süre dahilinde davayı kazanmaları halinde oluşacak haklarını kaybetmemek adına CAS’tan ihtiyati tedbir kararı almasını talep etti. Ancak CAS 18 Ağustos akşamı bu talebi reddetti ve nihai karar açıklanana kadar yarışmaların olduğu gibi devam etmesine hükmetti.

CAS süreci sonunda ne olur?

CAS uluslararası nitelikte ve UEFA'dan bağımsız bir mahkeme olduğu için bu süreci objektif bir şekilde inceleyecektir. 2010 yılında da aynı süreç yaşanmış ve CAS UEFA Temyiz Kurulu’nun Debrecen'e ceza vermeme kararını onamıştı. Yani maçın son anlarında yapılan teknik bir hata yüzünden iki maçı da sportif anlamda kazanan tarafın hükmen mağlup olmamasına karar vermişti.

Dolayısıyla bu emsal kararı göz önünde bulundurulduğunda CAS'ın Legia aleyhine UEFA Temyiz Kurulu’nun verdiği ceza kararını da bozma ihtimali bir hayli yüksek.

Sonuç olarak, her ne kadar talimatta ufak farklılıklar bulunsa da gerçekte yaşanan olaylar birbirine çok benzemekte. İki davada da rahat bir şekilde maçlarını kazanmış, yani sportif olarak rakibine üstünlük sağlamış birer takım var.

Benim görüşüm; ikili eleme turunun ikinci maçının son anlarında hiç ihtiyaç yokken oyuna giren bir oyuncu yüzünden tüm futbolcuların emeğinin çöpe atılmasının büyük bir haksızlık olacağı yönündedir.
Bu noktada aranması gereken; bu takımların ve/veya teknik direktörlerin kötü niyetli olup olmadıklarıdır. Her iki davada da kötü niyetin değil, kötü bir idari yönetimin olduğu açıkça görülmekte. UEFA'nın bu iki benzer olayda iki farklı sonuca varması spor hukuku açısından bu kuruma karşı bir güven kaybına neden olacaktır.
Uluslararası spor arenasında nihai karar mercii olan CAS'ın bu hususta adaleti sağlayacağını ve dört yıl önce olduğu gibi, sportif olarak başarılı olan tarafı turnuva dışında bırakmayacağını düşünüyorum. Sonuçta futbol hukuk ile kazanılan bir spor dalı değil, sahada kazanılan bir spor dalıdır.

21 Ağustos 2014 tarihinde Al Jazeera Türk websitesinde yayınlanan görüş yazım:
http://www.aljazeera.com.tr/gorus/spor-hukukuyla-mac-kazanmak